Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın, “Çok sayıda gelişmekte olan ülkeden net sermaye çıkışı olurken, Türkiye’ye net sermaye girişi devam etmektedir” dedi.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, geçen hafta pazar günü Peru’nun başkenti Lima’da düzenlenen Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (WB) ile Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) yıllık toplantısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ana konunun Çin ekonomisindeki yavaşlamanın küresel ekonomiye olan etkileri olduğunu söyleyen Aydın, sermaye hareketlerinin seyri üzerinde durulduğunu ifade etti.
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımı, AB’deki yavaş büyüme, emtia fiyatlarındaki düşüş gibi gündemin önemli konularının dahi ikinci planda kaldığına işaret eden Aydın, küresel büyümeye ilişkin beklentiler hakkında şunları paylaştı: “Beklenenden daha yavaş olsa da küresel büyümedeki toparlanmanın devam ettiği hususunda ortak bir görüş var. Ancak büyüme tüm ülkelere ve bölgelere henüz yaygınlaşmış değil. Dolayısıyla dünya ticaretindeki artış hızı da düşük düzeydedir.
Bazı ülkelerde hala durgunluk ve hatta resesyon riski var. Petrol ve emtia fiyatlarında düşüş özellikle enerji ithal eden ülkeleri olumlu yönde etkilerken, ihraççı ülkeler açısından büyümeyi sınırlandıran ve bütçe düzenlemelerini gerektiren bir etki yapmıştır. Emtia fiyatlarındaki düşüşün ana nedenleri kaya gazı üretim teknolojisindeki gelişmeler, Çin başta olmak üzere küresel ekonomide yavaş büyüme ve imalat sanayiinde kapasite fazlası olarak gösterilmektedir.
Büyüme ile ilgili önemli bir değerlendirme ise özel sektörün yatırım isteğinin ve talebinin düşük düzeyde olmasıdır. Bu nedenle enflasyon ve faiz oranlarının bir süre daha düşük düzeyde kalacağı tahmin edilmektedir. Küresel ölçekte en önemli iki ekonomik bölge olan Avrupa ve Japonya’da büyümenin bir süre daha yavaş kalması beklenmektedir.”
YATIRIMCILAR BÜYÜME POTANSİYELİNİN YÜKSEK OLDUĞUNUN FARKINDA
Hüseyin Aydın, uluslararası kreditör bankaların Türkiye ile ilgili değerlendirmelerinde ekonomik konulardan çok bölgede yaşanan gelişmelerin, terör olaylarının, genel seçimlerin ön plana çıktığını ifade etti. Bu faktörlerin, TL’nin yabancı paralar karşısındaki değerinin yeniden istikrara kavuşmasında da makroekonomik nedenler kadar önemli olduğunun belirtildiğini aktaran Aydın, çok sayıda gelişmekte olan ülkeden net sermaye çıkışı olurken, Türkiye’ye net sermaye girişinin devam etmekte olduğunu vurguladı.
Aydın, “Yatırımcılar ve kreditörler Türkiye’nin büyüme potansiyelinin yüksek olduğunun farkındalar ve doğru politikalar ile özel sektör öncülüğünde ortalama yüzde 5 düzeyinde bir büyümenin sağlanacağı görüşündeler” değerlendirmesini yaptı.
REFORMLARI YAPACAK TECRÜBEMİZ VE ENERJİMİZ VAR
Geleceğe ilişkin iyimser olduğunu ifade eden Aydın, 2008 yılından bugüne ilk kez iyimser haberlerin kötümser haberlerden daha fazla prim yaptığını gördüklerini söyledi. Piyasalarda en kötünün aşıldığı görüşünün hakim olduğunu belirten Aydın, “Gelişmiş ülkelerde toparlanma devam ettikçe iyileşme daha fazla fark edilebilir. Ancak gelişmekte olan ülkelerin sorunları ve büyüme çabaları da gözardı edilmemelidir. Bu ülkeler kriz boyunca gelişmiş ülkelerdeki sorunların çözümüne katkı sağladılar, bunun maliyeti de oldu. Gelinen noktada daha fazla işbirliğine ihtiyaç var” diye konuştu.
0