Geçen hafta Ankara’da yapılan Türkiye-Rusya ve İran zirvesinden sonra Batı, finansal hamlelerini devreye soktu. 3 ülkede bir anda piyasalarda ve döviz kurlarında oynamalar meydana geldi. Ani dalgalanmalar sonrası İran tarihi bir hata yaparak döviz kurunu sabitledi. Peki bu süreçte Türkiye kısa ve uzan vadede ne yapmalı?
Zirve sonrası ABD ve Rusya arasındaki gerilim Esed’in kimyasal silah kullanmasıyla beraber hat safhaya çıktı. Aynı günlerde ABD, hem İran’a yönelik ambargo açıklamalarının dozunu artırıyor hem de Çin’le açıktan ticaret savaşına girmeye başladı.
Milliyet gazetesi yazarı Cemil Ertem’in köşesinden aktardıkları göre; Bütün bu gelişmelerin doğal sonucu olarak, gelişmekte olan ülkelerin para birimleri Rus parası rublenin öncülüğünde değer kaybetmeye başladı. Tabii bütün bu gelişmelerin Ankara zirvesinden sonra olması dikkat çekici.
ABD DOLARIN DEĞERİNİ YÜKSELTMEYE ÇALIŞIYOR
Ancak ABD’nin Çin’le girdiği ticari savaştan da bağımsız değildir. ABD’nin Çin karşısındaki en zayıf yanı, Çin’in dolar bazlı rezervleridir. Zaten Çin’in de ABD’ye karşı kullanacağı son ama en güçlü silah -kademeli de olsa- dolar bazlı rezervleri eksiltmeye başlamasıdır. Bunun için ABD, dünyanın en sıcak bölgesi olan Ortadoğu’yu daha da ısındırarak ve Rusya’ya İran’a açıktan yaptırımlar uygulayarak, doların değerini göreceli olarak yukarıya çekiyor ve yeni bir dolar konsolidasyonuna gidiyor.
ABD’NİN FİNANSAL SALDIRILARI
Pasifik’te olduğu gibi, Ortadoğu coğrafyasında da ABD’nin doğrudan hegemonyası bitiyor. Ama biterken de kendisine rakip olacak ülkeleri tarumar etmeyi, güçten düşürmeyi deniyor. Bunun için de terör saldırılarını takip eden ya da tamamlayan finansal saldırılar gündeme geliyor.
ANKARA ZİRVESİ SONRASI DİKKAT ÇEKEN HAREKETLİLİK
Ankara zirvesinden sonra İran ve Rusya’da aynı anda hemen arkasından Türkiye’ye başlayan kur atakları bu anlamda okunmalıdır ama işin bir diğer önemli yanı da bu ataklara karşı, söz konusu ülkelerin ne cevap vereceğidir.
RUSYA ABD ATAKLI CEVAPLAR VERİYOR
Bu konuda Rusya’nın çok yakın bir deneyimi vardır. 2014 yılı Kırım sorununun ortaya çıktığı, petrol fiyatlarının hızlı düşmeye başladığı yıldı. Rusya Merkez Bankası 570 milyar dolarlık rezervlerine güveniyor ve Putin 400 milyar doları rubleyi ve Rus ekonomisini korumak için ayırdık diyordu. Ama merkez bankası ilk 100 milyar doları elden çıkardığında değişen bir şey yoktu; ikinci yol faiz artırmaktı. Ruble üzerinde artan baskıya karşılık, Rus Merkez Bankası politika faizini kademeli olarak artırdı. Ocaktan başlayarak ekim ayına kadar, yüzde 5.5 olan politika faizini yüzde 9.5’e çıkardı. Ancak değişen bir şey olmadı, ruble yıllık bazda yüzde 30 devalüe oldu.
Şimdi Rusya, rublenin hızla değer kaybetmesi ve gelecek yaptırımlar konusunda, geçmiş deneyimlerini de bağlı olarak, para politikası tarafında olmaktan ziyade, ekonomide güçlü yanlarını öne çıkartarak ve siyasi hamlelerle, ABD kaynaklı bu ataklara cevap veriyor.
İRAN TUZAĞA DÜŞTÜ
İran ise bence tarihi bir hata yaptı. İran yönetimi, geçen gün, riyalin dolar karşısında değer kaybetmesini önlemek amacıyla, dolar kurunu 42 bin riyale sabitledi. Bu tam da ABD’nin istediği bir şey. İran’da bundan sonra olacaklar belli. İran yönetimi istediği kadar karaborsa fiyatlamayı ve bu karaborsa fiyatları üzerinden dolar talebini önleyeceğini ilan etsin; riyal anında, dolar karşısında, belirlenen fiyatın en az iki kat düşüğüne geçecek. Enflasyon hızlanacak ve bu da ikili fiyatlamada karaborsa fiyatlarını öne çıkartacak.
Yani İran, bu kur atağının tuzağına düşmüş oldu. Tıpkı Brezilya’da olduğu gibi, İran’da da ekonomik bozulmayla birlikte yürüyecek bir rejim değişikliğinin düğmesine ABD böylece basmış oldu.
BREZİLYA ÖRNEĞİ
Brezilya’da Lula-Dilma iktidarları, petrol tekellerinin ve Amerikancı büyük sermayenin isteğiyle devrildi. Hem Lula hem de onun takipçisi Dilma, ülkede milli petrol şirketi Petrobras’ın etkin olması ve yoksulluğu azaltacak yeni bir büyüme ve kalkınma politikasına geçilmesinin temelini atmışlardı. Faizlerin düşmesi ve büyümenin, tekeller odaklı olmaktan çıkarak kapsayıcı bir kalkınmayla devam etmesi Lula ile başlayan ve Dilma Rousseff ile devam eden sürecin temel çıkış noktasıydı. Ancak izin verilmedi. Şimdi sıra doların egemenliğe karşı Petrocoin’i çıkartan Venezuela Devlet Başkanı Maduro’da…
TÜRKİYE NE YAPMALI?
Türkiye, Brezilya gibi kolay lokma olmadığı gibi, İran’ın yaptığı hataları yapacak bir ülke de değildir artık. Türkiye ekonomisinin son yıllardaki kazanımları, Rusya ve İran ile de kıyaslanamaz ve Türkiye, 2001 krizinden çok önemli dersler çıkarmıştır.
Öncelikle şu konuda mutabık kalalım; dolar kurunun bu seviyesi, Türkiye’nin temel makroekonomik verileri ve trendleri açısından yeni ve kalıcı bir denge hali olarak kabul edilemez. Para politikası ve maliye politikası patikalarında, koordineli olarak, özellikle enflasyon beklentilerini düşürecek adımlar, kurun bu seviyesinin altını boşaltacak ve şu anki seviyesini askıya alacaktır. Örneğin, ABD’nin Suriye rejimine doğrudan askeri müdahalesi fiyatlanıyorsa ve/veya buna bağlı çıkışlar oluyorsa, Türkiye’nin kısa vadede yapacağı şey; enflasyon beklentilerini para ve maliye politikası araçlarıyla aşağıya çekmek olmalıdır. Burada maliye politikasının para politikasına her zamankinden daha yoğun destek vermesi gerekir. Böyle dönemlerde para politikasının tek başına etkinsiz olduğunu biliyoruz.
Burada yapılması gerekenin birinci ayağı budur, yani tekrar edersek, para ve maliye politikalarının tam ortaklığı ve para politikası araçları kadar maliye politikası adımlarının da enflasyon beklentilerini aşağıya çekmek için devreye girmesi. İkinci önemli adım da Türkiye’nin yatırım ortamını iyileştiren ve sanayiye, ihracata destek verecek reformları daha hızlı olarak devreye sokması. Örneğin, Ekonomi Bakanlığı’nın öncü sektörleri içeren proje bazlı teşvik modelinin daha da yaygınlaştırılması önemlidir. Yine bu süreçte piyasaların hızla daralmasına izin verilmemelidir.
ATILACAK KRİTİK 5 ADIM
Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu ise Türkiye’nin atması gereken adımlarla ilgili şu bilgileri paylaştı;
Ekonomi yönetiminde ilk ağızdan yapılacak açıklamaların itibari gücü, enflasyonun tek haneye indirilmesi iradesi, cari açığın bilhassa altın hariç yönetilebilir düzeyde tutulduğunun ilanı bu aşamada hem gerekli hem de önemli.
Türbülanslı dönemlerin aşılması için, deneyim ve birikim piyasalara mutlaka yansıtılmalı. Bunun reçetesi de belli.
1- Soğukkanlılık korunmalı. Faiz artışı ya da döviz satışı ısrarlarına kolayca prim verilmemeli.
2- Telaş varmış veya ne yapılacağı bilinmiyormuş algısı oluşturan çevrelere set çekilmeli.
3- Sade vatandaş hiçbir gereği yok iken hatta zarar edeceğini bile bile suni döviz talebi yaratmamalı.
4- Kurumsal firmaların döviz ihtiyacı, kura baskı yaratmayacak şekilde karşılanmaya devam edilmeli.
5- Ve mutlaka… Ekonomi ile ilgili yol haritası güncellemesi vakit geçirilmeden kamuoyuna aktarılarak, spekülatörlerin bileği bükülüp, Türkiye’ye güvenen samimi kesimlerin gücü piyasalarda hissettirilmeli.
0