Türkiye ekonomisi, iki genel seçim, Rusya gerilimi, bölgesel gelişmeler, terör olayları ve küresel finansal belirsizliklerin yaşandığı 2015`te “beklentiyi aşan bir performans” ortaya koydu.
Türkiye ekonomisi, iki genel seçim, Rusya gerilimi, bölgesel gelişmeler, terör olayları ve küresel finansal belirsizliklerin yaşandığı 2015 yılında, Avrupa Birliği (AB) ve Avro Bölgesi ekonomilerini büyümede geride bırakarak, beklentilerin üzerinde bir performans sergiledi.
Petrol fiyatındaki düşüş, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artırımı kararı, Çin ekonomisindeki yavaşlama, Suriye kaynaklı bölgesel gelişmeler, Türkiye ekonomisini uluslararası boyutta etkilerken, iki genel seçim, Rusya ile gerilim, terör olaylarının başı çektiği olumsuzluklar 2015’te ekonomi ve piyasalara yön verdi.
Ekonomi, 2015’te siyasi gelişmelerin ve terör olaylarının “gölgesinde” kalırken, belirsizlik ortamı, özel sektörün yatırım planlarını hayata geçirme konusunda “bekle-gör” politikası izlemesine neden oldu. Bölgesindeki terör olayları ile küresel finans piyasalarındaki gelişmelerden olumsuz etkilenen Türkiye, çoğu ülkeden iyi performans sergilerken, ekonomide bazı hedefleri de revize etmek zorunda kaldı.
Türkiye’de piyasalar üzerinde olumsuz etki yapan en büyük etkenlerden biri, 7 Haziran’daki milletvekili genel seçimlerinde hiçbir partinin tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu elde edememesi oldu. Seçimlerin ardından oluşan belirsizliğe, uluslararası piyasaların seyrindeki olumsuzluklar da eklenince dolar 3 lirayı aştı.
TEK BAŞINA İKTİDAR, BELİRSİZLİĞE SON VERDİ
Geçici seçim hükümetinin görevde olduğu dönemde oluşan belirsizlik ortamı, 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesiyle son buldu. Seçim sonuçları, piyasalardaki olumsuz havayı tersine çevirdi. Seçimin ardından ilk işlem gününde BIST 100 Endeksi, işlem hacmi rekoruyla yüzde 5,40 yükselirken, şirketlerin toplam piyasa değeri de bir günde 30 milyar lira arttı. Seçim öncesinde 3 lirayı aşan dolar, 1 Kasım seçim sonuçlarının ardından 2,79 lirayı gördü.
Siyasi iktidarın yeniden tesis edilmesiyle tüketici güven endeksi, kasımda bir önceki aya göre yüzde 22,9 yükselerek, tarihinin en yüksek artışını gösterdi.
7 Haziran ile 1 Kasım genel seçimleri arasında Türkiye’de önemli terör olayları yaşandı. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz’da canlı bomba saldırısı oldu ve 34 kişi hayatını kaybetti. 10 Ekim’de ise Ankara Garı önünde iki canlı bombanın kendini patlatması sonucu 103 kişi vefat etti. Terör örgütü PKK’nın artan saldırılarıyla ekonomi, gündemin arka sıralarına gerilemiş olsa da piyasaları tedirgin etti.
Türkiye’nin 4 yıllık ekonomi politikalarına yön veren yeni Orta Vadeli Program (OVP) ekimde yayımlandı. Geçen yılki OVP’de 2015 için yüzde 4 olarak öngörülen büyüme rakamı, yeni OVP’de yüzde 3’e çekildi. Enflasyon beklentisi bu yıl için yüzde 7,6 olarak tahmin edilirken, ihracat rakamı 143 milyar dolara çekildi, işsizlik oranı beklentisi yüzde 10,5’e yükseltildi.
BÜYÜME BAŞARISI SÜRÜYOR
Büyüme beklentisine ilişkin revizyona gidilmiş olmasına rağmen, aralıkta açıklanan veriler, sağlam temeller üzerine kurulan Türkiye ekonomisinin, olumsuz birçok gelişmenin yaşandığı 2015’in üçüncü çeyreğinde de büyümeye devam ettiğini ortaya koydu. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 4 ile üst üste 24 çeyrek büyüyen Türkiye, son çeyrek verileri öncesi büyüme başarısını 25’inci çeyreğe taşımış oldu.
Yılın 9 aylık döneminde ise yüzde 3,4’lük büyümeyi yakalayan Türkiye, yeni OVP’de yıl sonu beklentisi olarak yüzde 3’e çekilen rakamının üzerine bu dönemde çıkmış oldu. Türkiye ekonomisi, geçen yıl olduğu gibi bu yılın üçüncü çeyreği itibarıyla da AB ve Avro Bölgesi ekonomilerinin üstünde performans sergiledi.
Büyüme rakamı piyasalardaki olumlu havaya katkı sağlarken, 10 Aralık’ta açıklanan ekim ayı ödemeler dengesi verileri de Türkiye’nin yıllık cari açığının 38,1 milyar dolarla son 5 yılın en düşük düzeyine gerilediğini ortaya koydu.
EYLEM PLANI UMUT VERDİ, RUSYA ENDİŞE YARATTI
Piyasaları rahatlatan bir başka unsur ise Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı 64. Hükümet Eylem Planı‘ndaki 3 aylık, 6 aylık ve 1 yıllık reformlar oldu. Reform paketi, ekonominin önemli gündem maddelerinden oldu.
Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından, bu ülkeden Türkiye’ye yönelik ekonomik tedbirler içeren yaptırım kararlarının açıklanması endişe ile karşılandı. Rusya tarafının gerilimi tırmandırıcı söylemleri, bu ülke ile iş yapan çevreler tarafından yakından takip edildi. 1 Ocak itibarıyla yürürlüğe girecek olan ambargonun ülke ekonomisine etkisi, iki ülke arasındaki enerji alanındaki anlaşmaların durumu merakla beklenmeye başladı. Gerilimi tırmandırmayan bir yaklaşım sergileyen Türkiye, bu süreçte alternatif pazar arayışına girdi.
BÜTÇE DİSİPLİNİNDEN TAVİZ YOK
Merkezi yönetim bütçe açığı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da çok düşük düzeyde kalmaya devam etti. Geçen yıl 22,7 milyar lira bütçe açığıyla kapatılırken, bu yılın ocak-kasım döneminde 5,4 milyar lira açık verildi. Bütçe açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranı geçen yıl yüzde 1,3 olarak 23 AB ülkesinden daha iyi konumda gerçekleşirken, Orta Vadeli Program’da söz konusu oranın, bu yıl da aynı düzeyde kalacağı öngörülüyor.
Bütçe disiplininden bu yıl da taviz vermeyen Türkiye’nin dış ticaret açığı, bölgede yaşanan gelişmelerin, yükselen kurların ve düşen petrol fiyatlarının da etkisiyle geriledi. 2014 yılını 157 milyar 610 milyon dolar ihracat, 242 milyar 177 milyon dolar ithalatla kapatan ve 84 milyar 566 milyon dolar dış ticaret açığı veren Türkiye, bu yılın 10 ayında 120 milyar 505 milyon dolarlık ihracat, 173 milyar 231 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Bu dönemde dış ticaret açığı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22,2 azalarak 52,7 milyar dolar olarak gerçekleşti.
OTOMOBİL VE KONUT SATIŞLARINDA REKOR
İhracatın gerilemesine karşın Türkiye’de otomobil ve hafif ticari araç satışları 2015’i tamamlanmadan rekor kırdı. Otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarının büyüklüğü, geçen yıl sonunda 767 bin 681 adetken, bu yılın 11 ayında 811 bin 844 adete ulaştı. Geçen yıl satılan otomobil sayısı 587 bin 331 iken bu yıl ocak-kasım döneminde 611 bin 256’e yükseldi. Hafif ticari araç satışları da bu yıl artış gösterdi. 2014’te 180 bin 350 hafif ticari araç satılırken, bu rakam bu yılın 11 ayında 200 bin 588 olarak gerçekleşti.
Konut satışları da duraksamadan devam etti. Geçen yıl sonu itibarıyla 1 milyon 165 bin 381 konut satılırken, 2015’in ocak-kasım döneminde 1 milyon 146 bin 721 konut satışı ile bu rakama yaklaşıldı.
Dünyanın en büyük 250 müteahhitlik şirketi listesinde 2015’te 43 Türk firması yer alırken, Türkiye, müteahhitlik hizmetleri açısından Çin’den sonra 2. sıradaki konumunu korudu.
Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi sürdü. Bu yılın ocak-ekim döneminde doğrudan yabancı yatırım tutarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29,8 artarak 13,4 milyar dolar oldu.
FED KARARI TL’YE DEĞER KAZANDIRDI
Yıl boyunca Fed’in faiz artırımı kararına odaklanan piyasalar, yılın son döneminde bankanın gösterge faiz oranını 0,25 puan artırmasıyla yeni bir döneme geçti. Fed’in faiz kararı sonrası, dolar gelişen ülke para birimlerine karşı değer kaybetti, gelişmiş ülke para birimleri karşısında ise yükseldi. Türkiye’de de dolar/TL düşüşe geçti, BIST 100 Endeksi önceki kapanışa göre 663,65 puan arttı.
Yurtiçinde ise piyasaların gözü kulağı, Merkez Bankasının faiz kararında oldu. Merkez Bankası, bu yılın başında 8,25 olan politika faizini ocak ayı içerisinde 7,75’e, şubatta 7,50’ye düşürürken, yıl boyunca bu oranları değiştirmedi.
Enflasyonda beklenen düşüş 2015’te gerçekleşmedi. Gıda fiyatları ve kur artışının olumsuz etkilediği enflasyonda yıl sonu hedefi yeni OVP ile 7,6’ya çekilirken, Merkez Bankası da yıl sonu beklentisini yukarı yönlü revize etti.
İşsizlik, 2015’te de Türkiye ekonomisinin önemli sorunlarından birisi olmayı sürdürdü. Yeni OVP ile yıl sonu işsizlik beklentisi yüzde 10,5’e yükseltilirken, istihdam edilenlerin sayısı, eylülde geçen yılın aynı dönemine göre 987 bin kişi artarak 27 milyon 156 bin, istihdam oranı ise 1 puanlık artışla yüzde 46,8 olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı, eylül itibarıyla yüzde 10,3 ile çift hanede kaldı.
Bazı hedeflere yukarı yönlü revize edilmiş olsa da dünyanın en büyük 20 ekonomisini oluşturan ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı “G20 Liderler Zirvesi”ne ev sahipliği yapan Türkiye’nin, zirvede terörizm ve mülteciler konusunda önemli kararlar alınmasına katkı sunması, Avrupa Birliği ile “Ekonomik ve Parasal Politika” başlıklı 17. faslın müzakereye açılması ekonomi için sevindirici ve önemli gelişmeler olarak kayda geçti.
‘TÜRKİYE, ARALIKSIZ POZİTİF BÜYÜMESİNİ SÜRDÜREN NADİR ÜLKELERDEN’
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl 7 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan siyasi istikrarsızlığın yerini 1 Kasım seçimlerinde siyasi ve ekonomik istikrara bırakmasının, ekonomiye damga vuran temel iki gelişme olduğunu belirtti.
Avrupa’daki durgunluğun devamı, Ortadoğu’da yaşanan kaos ortamıyla Almanya ve Irak pazarlarına ihracat oranlarının düşmesinin bu yıl ülke ekonomisini olumsuz etkilediğine işaret eden Karagöl, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dünya ekonomisinde yaşanan daralma ve Fed’in faiz artışı beklentisi gelişmekte olan Türkiye gibi ülkeler adına belirsizliğe neden olmasına rağmen Türkiye, 2015 yılı 3 çeyrekte ortalama yüzde 3,4 oranında büyüme gerçekleştirmiştir. Bu arada Fed 10 yıl aradan sonra ilk defa 0,25 baz puan faiz artırmasının hemen ardından Türkiye ekonomisinde olumsuz bir tablonun yaşanmaması da makroekonomik göstergelerde yaşanan iyileşmenin bir göstergesi olmuştur. Üçüncü çeyrekte gerçekleşen yüzde 4’lük ekonomik büyüme ile Türkiye 2009 yılı son çeyreğinden itibaren 24 çeyreklik dönem boyunca aralıksız pozitif büyümesini sürdüren nadir ülkelerden birisi olmuştur. Ayrıca, 3. çeyrekte OECD ülkeleri içerisinde yüzde 4 ile en hızlı büyüyen ikinci ülke olan Türkiye, dünyanın en büyük ekonomilerini temsil eden G20 ülkeleri içerisinde de en hızlı büyüyen ilk dört ekonomi arasında yer almıştır.”
Enerjinin yarısından fazlasının tedarik edildiği Rusya ile yaşanan gerilimi de hatırlatan Karagöl, yeni depolama tesisleri ve LNG istasyonlarının gündeme alınması, ayrıca enerji arz güvenliğinin sağlanması için de Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ve Doğu Akdeniz ile yeni işbirliklerinin devam etmesi gerektiğini söyledi.
0