Türk Patent Enstitüsü, geçen yıl yaptığı 192 bin 950 marka tesciliyle bu alanda dünyada 4. sırada yer aldı
Türk Patent Enstitüsü (TPE), geçen yıl yaptığı 192 bin 950 marka tesciliyle bu alanda dünyada 4. sırada yer aldı.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütünün (WIPO) geçen yıla ilişkin “Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri” raporuna göre, Türkiye’de son 5 yılda tescil edilen marka sayısı 800 bine yaklaştı.
TPE, geçen yıl yaptığı 192 bin 950 marka tesciliyle, bu alanda Çin’in SIPO, Avrupa Birliğinin EUIPO ve ABD’nin USPTO fikri mülkiyet ofislerinin ardından 4. sırada kendisine yer buldu. Söz konusu dönemde SIPO 2 milyon 232 bin 863, EUIPO 321 bin 165, USPTO ise 306 bin 504 marka tescili yaptı.
Geçen yıl 227 bin 273 marka tescil başvuru yapılan Türkiye, bu alanda dünyada 8. sırada yer alırken, en çok başvuru 2 milyon 828 bin 287 ile Çin’de gerçekleşti. Bu ülkeyi, 517 bin 297 ile ABD takip etti.
Yurt dışında yerleşiklerin Türkiye’de yaptığı marka tescil başvurularında ilk sırayı Almanya aldı. Geçen yıl 6 bin 517 başvuru yapılan Almanya’yı, 4 bin 878 başvuruyla ABD, 2 bin 328 başvuruyla İsviçre takip etti.
TPE’ye bu dönemde en çok tarım, hizmet, araştırma ve teknoloji sektörlerinde başvuru geldi.
Patent ve Marka Vekilleri Derneği (PEM) Başkanı Uğur Yalçıner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de marka tescili yaptıranların sayısının her geçen yıl arttığına dikkati çekti. Yalçıner, Türkiye’de marka tescili yaptıranlar arasında yurt içinde yerleşiklerin payının 2011’de yüzde 68,5 iken, geçen yıl yüzde 82,3’e yükseldiğine işaret ederek, söz konusu oranın önemine vurgu yaptı.
TPE’nin dünyada en fazla marka tescili yapılan 4’üncü ofis olmasının Türkiye’de markalaşmaya verilen önemi ortaya koyduğunu söyleyen Yalçıner, “Patent tesciline göre para ve zaman açısından daha az maliyetli olması, marka tescilini özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde önemli kılmaktadır.” dedi.
Aralarında Çin’in de yer aldığı bazı ülkelerin marka tescillerini mal bazında yaptığını, bazı ülkelerin ise her bir mal sınıfı için ayrı başvuru kabul ettiğini anlatan Yalçıner, “45 sınıfa kadar çok sayıda sınıfı tek bir başvuruyla kabul eden Türkiye’nin bu alanda dünyada 4. olması gerçekten çok önemli.” diye konuştu.
Yalçıner, Türkiye’de marka, patent, faydalı model gibi konularda yeterli bilinç düzeyine henüz erişilemediğini belirterek, “Farkındalığın artması için öncelikle patent ve marka vekilliği müessesinin kurumsal yapıya kavuşturulması ve disiplin hükümlerinin uygulamaya konması şart. Sınai hak tescil başvuruları artarken, buna karşın vekillik hizmeti verecek yeterli ve nitelikli vekilin de olması gerekmektedir. Yürürlüğe girmesi beklenen Sınai Mülkiyet Kanun tasarısı disiplin hükümlerini içermekle birlikte, patent ve marka vekilliği ile kurumsal yapılanmaya ilişkin herhangi bir hüküm içermiyor. Bugün Türkiye’de marka vekillerinin barolar gibi bir yapılanması yok. Bu eksiklik, dernek yapılanmaları ile yüzeysel biçimde giderilmeye çalışılıyor ama yeterli olmuyor.” ifadelerini kullandı.
Devletin, Ar-Ge, tasarım, ürün geliştirme ve patent başvurularına ilişkin ciddi teşvikleri olduğuna dikkati çeken Yalçıner, “Buna rağmen sağlık, araştırma ve teknoloji gibi yüksek katma değerli sektörlerde daha az marka ortaya çıkıyor. Bunun nedeni, ürün geliştirme süreçlerinin uzunluğu ve yüksek maliyetler.” dedi.
0