2016 yılının küresel piyasalar açısından zorlu geçtiğini ve 2017 yılında yatırımcıları hareketli günlerin beklediğini belirten analistler, ilginç dolar yorumu yaptılar.
Küresel piyasalarda azalan risk iştahı ve TL varlıklara yabancı ilgisinin azalmasıyla Türk lirası 2016 yılında dolara karşı yüzde 20 civarı değer kaybederken, ekonomistler 2017 yılında 3,50-3,20 seviyelerine doğru bir geri çekilmenin mümkün olabileceğini kaydediyor.
Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) üyelerinin 2017 yılına yönelik faiz beklentilerini 25 baz puanlık iki artıştan üç artışa çıkarmasıyla dolar endeksi 103,65’e kadar yükselerek son 14 yılın zirvesini gördü.
Bankalararası piyasada 2016 yılına 2,92’den başlayan dolar, yılı 3,52’dan kapattı. Yıl boyunca yükseliş trendi içinde olan dolar/TL, doların gelişmekte olan para birimleri ve emtialar karşısında değer kazanmasının yanı sıra yurt içindeki gelişmelerin de etkisiyle 2016 yılında en yüksek 2,5923’ü gördü.
YATIRIMCILARI HAREKETLİ GÜNLER BEKLİYOR
Öte yandan bir yıllık süreçte dolara karşı Güney Afrika randı yüzde 11, Rus rublesi yaklaşık yüzde 15, Brezilya reali yaklaşık yüzde 18 ve Meksika pesosu yaklaşık yüzde 20 değer kaybetti.
Analistler, 2016 yılının küresel piyasalar açısından zorlu geçtiğini ve 2017 yılında yatırımcıları hareketli günlerin beklediğini belirterek, özellikle tüm dünya piyasalarının 20 Ocak’ta Barack Obama’dan görevi resmen devralacak Donald Trump’ın uygulayacağı politikaların piyasaların radarında olmaya devam edeceğini aktarıyor.
Ayrıca, ABD Merkez Bankasının (Fed) 2017 yılı içerisinde faiz artırımında yol alıp alamayacağı ve Trump’ın politikalarının Fed’i nasıl yönlendireceğinin küresel piyasaların ana gündem maddesi olacağını vurgulayan analistler, yatırımcıların Avrupa’daki seçimleri ve Brexit referandumuna dair süreci takip edeceklerini dile getiriyor.
“TCMB’NİN MART TOPLANTISI TÜRK LİRASI VE FAİZ İÇİN KRİTİK”
Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, piyasalarda oynaklıkla sonuçlanan yönsüzlüğün söz konusu olduğunu belirterek, 2017 yılının ilk yarısındaki gelişmelerle piyasaların yeniden trend oluşturacağı öngörüsünde bulundu.
Ocak ayı içerisinde takip edilmesi gereken ilk konunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da davet edildiği AB zirvesi olacağını aktaran Yılmaz, zirve sonrası yapılacak açıklamaların Türk lirası ve lira varlıklar için ilk belirleyici gelişme olacağını vurguladı. Zirvenin ardından ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın görevine resmen başlayacağını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
“Trump’ın görevine başlaması ile birlikte resmen devreye alacağı icraatları piyasa yakından takip ederek ABD faizlerinde ve dolarda fiyatlamaya başlayacaktır. Ocak ayının sonunda (27 Ocak) Fed yılın ilk toplantısını yapsa da buradan piyasaların yönünü tayin etmeye dönük bir karar çıkma şansı düşük görünüyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) ocak-şubat döneminde gerçekleştireceği toplantı da Türk lirası yönetimi açısından ipuçları taşıyacaktır. Asıl belirleyici Fed toplantısının 15 Mart günü gerçekleşecek oturumu. Bu toplantıda faiz artırılıp artırılmayacağı ya da projeksiyonlarda bir değişiklik yapılıp yapılmayacağı dolarda yavaş yavaş trendin belirginleşmesine yardım edecektir. Eğer faiz artırılmaz ve projeksiyonlarda değişiklik görmezsek dolarda gevşeme ile karşılaşabiliriz.
“FRANSA GENEL SEÇİM SONUCLARI KÜRESEL RİSKİN YÖNÜNÜ BELİRLEYECEK”
Ardından TCMB’nin Fed’in hamlesine nasıl tepki vereceğini takip edeceğiz. Yıllık sekiz adede düşecek Para Politikası Kurulu toplantı sayısı nedeniyle mart ayında yapılmasını beklediğimiz ikinci toplantı Türk lirası ve faizler için kritik diye düşünürüz. Çünkü bu dönemde enflasyon yukarı yönde hareket etmeye başlayacaktır. Ardından Türkiye’deki anayasa referandumunun piyasa etkisini ülke CDS’lerinde ve EuroBond faizlerinde takip edeceğiz. Son olarak da Fransa’da ilk turu nisan, ikinci turu mayıs ayında yapılacak genel seçim sonucu küresel riskin yönünü belirleyecektir.”
Yılmaz, bu süreçte artık avro/dolarda yönün belirginleşmesi yani ya parite diye tabir edilen 1 seviyesine doğru çekilme ya da yeniden 1,05’in üzerine doğru güçlenme gözlenebileceğini belirterek, mart sonrası dönemde gelişmekte olan ülke varlıklarına yönelik risk iştahının belirginleşmesinin ve sermaye hareketlerinin yönünün şekillenmesinin görülebileceğini vurguladı.
2016 yılının da Çin devalüasyonu nedeniyle yüksek oynaklık ve düşük risk iştahı ile başladığını ancak mart sonrasında gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının hızlandığını anımsatan Yılmaz, “Bu sene de aynı döngü ile karşılaşabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, ECB’nin, varlık alım programını 2017 yılının sonuna kadar uzattığı için bu senenin ilk yarısında artık ECB kaynaklı haber akışının piyasa etkisinin düşük olacağını dile getirerek, “Buna karşılık Trump’ın uygulayacağı dış ticaret politikalarına ilişkin belirsizlik Çin kaynaklı haber akışını yine piyasaların gündeminde tutmasıyla sonuçlanacaktır. Çin, 2017 yılına makro ekonomik anlamda daha avantajlı başlıyor. Ancak hem Japonya hem Çin için 2017 yılı ekonomiden ziyade, diplomatik ve uluslararası ticaret anlaşmaları açısından daha kritik bir dönemle sonuçlanacağa benziyor. Bu nedenle Japonya ve Çin’den gelecek veriler yerine yılın ilk altı aylık bölümünde diplomatik haber başlıklarını, Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizindeki gelişmeleri yakından takip etmek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“DOLAR/TL’DE 3,20-3,35 ARALIĞINA DOĞRU BİR GERİ ÇEKİLME MÜMKÜN OLABİLİR”
Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy da global ölçekte doların en başta Fed ve Trump belirsizlikleri ve diğer global risk başlıkları sebebiyle şimdilik gücünü koruduğunu ve dolar endeksinin 103.00 civarındaki seyrinin gelişmiş ve gelişen ülke kurları üzerinde baskısının devam ettiğini söyledi.
Paksoy, bu durumun özellikle dolar/TL tarafında anlamlı bir mola ve buna bağlı geri çekilme ihtimalini ötelerken, iç dinamiklerin de etkisiyle mevcut işlemlerde dolar/TL tarafında 3.50 üzerinde hareketliliğin devam ettiğini aktararak, şunları kaydetti:
“Doların global ölçekte değer kazanımına mola vermesi, dolar endeksinin düzeltme yaşaması durumunda ve içsel dinamiklerinde denge bulduğu olumlu senaryoda; dolar/TL tarafında özellikle 3,50 altında 3,48 gibi önemli bir desteğin de kırılması ile ilk etapta 3,40-3,45 aralığına, hareketin devamı ve 3,40’ın altına geçiş yaşanması durumunda ise 3,20-3,35 aralığına doğru bir geri çekilme mümkün olabilir. Doların global gücünü koruması ve dolar endeksinin düzeltme yaşamadan 103.00 üzerinde 105.00 ve üzerine gitme ihtimalini koruması halinde oluşacak kötü senaryoda; dolar/TL tarafında 3,50 üzerinde kalıcı olunması ve kısa vadeli sıkışma bölgesinin üst seviyesi olan 3,55 üzerine geçilmesi halinde 3,60 tekrar kritik direnç eşiği olarak karşımıza çıkacaktır. Buranın aşılması halinde ise 3,65 ve devamında 3,70-3,85 aralığı potansiyel hedefler olarak masaya gelebilecektir. 4,00 ve üzeri en marjinal senaryoda mümkün olacaktır.”
Paksoy, avro/TL tarafında ise avro/dolar paritesi hareketlerine de bağlı olarak olumlu senaryoda; 3,65 altında kaldıkça 3,60’ların da aşağı geçilmesi halinde 3,50-3,60 aralığının ilk anlamlı hedef bölgesi olacağını dile getirerek, geri çekilmenin devamı ile 3,50 altına olası geçişlerde en iyi durumda 3,35-3,45 aralığının potansiyel olabileceğini ifade etti.
Kötü senaryoda ise 3,65 üzerinde kaldıkça 3,70’lerin de geçilmesi ile 3,80-3,85 aralığının gündeme geleceğine işaret eden Paksoy, buranın üstüne geçişler yaşanması halinde 4,00 ve üzeri seviyelerin potansiyel hedef olarak masada olacağını vurguladı.
“FED 2017 YILINDA TEK BİR FAİZ ARTIŞI YAPARSA TL VARLIKLARI DEĞER KAZANABİLİR”
Destek Yatırım Araştırma Müdürü Murat Tufan ise gerek yurt içinde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler gerekse yurt dışı haber akışının 2016’ya dair zihinlerde pek olumlu yer bulmadığını söyledi. Tufan, 2016’nın son çeyreğinin özellikle gelişen ülke para birimleri açısından oldukça zorlu geçtiğini belirterek, bu dönemde dolar endeksinin son 14 yılın zirvesine ulaşırken Fed’in 2017 yılında daha şahin bir faiz hamlesi yapacağı sinyallerini verdiğini anımsattı.
Yıl genelinde küresel piyasaların öngörülmesi neredeyse imkansız bir çok gelişmeye sahne olduğuna işaret eden Tufan, “Donald Trump’ın göreve başlayacak olması, Avrupa’da yapılacak genel seçimler, yurt içi tarafta yeni anayasa süreci, kredi kuruluşlarının Türkiye not değerlendirmesi gibi bir çok majör gelişme piyasalarda hareketliliği şimdiden yükselteceğe benziyor.” diye konuştu.
Tufan, TL varlıkların 2017’de performansını etkileyecek ilk ve belki de en önemli gelişmenin ABD’den geleceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“20 Ocak 2017’de ABD başkanlık koltuğunu resmen devralacak Donald Trump’ın, görev süresinin ilk 100 gününde atacağı her adım piyasaların takibinde olacak. Bu süre zarfında Trump’ın daha önce açıkladığı mali politikaları uygulayacağı yönünde kararlılık mesajları vermesi Fed’in daha hızlı bir faiz artışı gerçekleştireceği anlamını taşıyabilir. Bu durum doların küresel olarak değer kazanımlarına devam etmesine neden olabilir. Yurt içinde ise dolar/TL 2017’de de değer kazanabilir. Ayrıca gelişen ülkelere dair algının bozulmaya devam etmesi ve Moody’s’in Türkiye’nin not görünümünü yatırım yapılabilir seviyesinin altına çekmesi durumunda TL varlıkları açısından en kötü senaryo gerçeklemiş olur. Fed, Aralık 2016’da yaptığı açıklamada 2017 yılında 3 tane faiz artışı sinyali vermişti. Fed’in hedeflediği 3 faiz artışını gerçekleştirmesi TL varlıkları için kötü senaryo olarak karşımıza çıkabilir ve bu bağlamda 3.80-3.90 bölgesi gündeme gelebilir.”
Fed’in, 2016 yılı içerisinde 4 faiz artışı yapacağını söylediğini ancak yalnızca 1 faiz artışı gerçekleştirdiğini anımsatan Tufan, “Fed 2017 yılında 2016 yılında olduğu gibi tek bir faiz artışı yaparsa TL varlıkları değer kazanabilir. Aynı zamanda TCMB’nin ve siyasi kanadın TL’yi destekleyici mesajlarının devam etmesiyle birlikte iyimser senaryoda dolar/TL paritesinde 3.50-3.60 bölgesine doğru sürebilir.” şeklinde konuştu.
Tufan, avro/TL paritesinde ise ECB’nin atacağı hamlelere bağlı olarak oynaklığın devam ettiğine dikkati çekerek, “TL lehine bir senaryo gerçekleşmesi halinde ve aynı zamanda ECB’nin varlık alım programına devam etmesiyle birlikte 3.40 – 3.20 bölgesi gündeme gelebilir. ECB’nin 2017 yılında varlık alım programını azaltacağına yönelik beklentiler oluşur ve TL’nin değer kayıpları sürerse Avro/TL paritesinde yükselişler 3.70-3.80 bölgesine doğru sürebilir.” yorumunu yaptı.
1